İzmir’in merkez ilçeleri arasında bazılarının isimlerini çok duyarız; Karşıyaka, Bornova gibi. Peki ya Buca? Denizden biraz daha içeride kaldığı için diğer merkez ilçeleri kadar adını duyuramamış olsa da eski bir levanten şehri olan Buca Lidyalılara kadar dayanan geçmişi, yemyeşil köyleri, tertemiz havası ile İzmir’de görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

Buca’yı Keşfet Web Sitesi İçin @cokokuyancokgezen Sevil MERT UZUN yazdı…
Buca, az bilinmesine rağmen aslında merkeze çok yakın. Şirinyer metro istasyonu Konak Meydanı’na sadece 5 kilometre mesafede iken Buca’nın merkezi sayılabilecek Kasaplar Meydanı sadece 7 kilometre mesafede. Kendi aracınız ile 15 dakikada gidebilirsiniz. Otobüs ile yaklaşık yarım saat sürüyor.

Buca’nın az bilinen özelliklerini sıralayacak olursam;
- Anadolu’daki ilk banliyö treni Alsancak Paradiso ve Buca arasında hizmet vermeye başlamıştır. İngiliz Levanten Ailesi Reesler tarafından 1860’larda yaptırılmıştır.
- Türkiye’deki ilk at yarışları Buca’da Şirinyer Hipodromu’nda yapılmıştır.
- Türkiye’deki ilk tenis kulübü Güzel Hava Kulübü adıyla Buca’da kurulmuştur.
- İzmir’de ilk golf ve tenis müsabakaları ile atletizm yarışları Buca’da yapılmıştır.
- 1925 yılında İzmir ‘de ilk elektrik ruhsatını alan yerdir Buca.
- Türkiye’deki ilk köy enstitülerinden biri olan Kızılçullu Köy Enstitüsü Buca’da kurulmuştur.
- Protestan, Ortodoks, Katolik kiliselerin aynı sokakta yan yana olduğu nadir Anadolu kentlerinden biridir.
- Tarih boyunca İzmir’in su ihtiyacı Buca’dan karşılanmıştır, Buca ve İzmir’de pek çok su kemeri olmasının sebebi budur.
- Türkiye’nin ilk milli bayrak müzesi olan Dokuz Eylül Üniversitesi Bayrak Müzesi de Buca’dadır.
Bu liste daha uzar gider, biraz da Buca’da gezilecek yerlere bakalım.
Buca’da Mutlaka Görmeniz Gereken Yerler
Buca’yı hakkıyla gezmek istiyorsanız en az üç güne ihtiyacınız olacak. Üç günde hem köylerini hem farklı kültürlere sahip mahallelerini hem de tarihi güzelliklerini ancak bitirebilirsiniz.
1. Levanten Köşkleri

Levantenler 19. yüzyılda Akdeniz Havzası’na gelmiş, ağırlıklı olarak ticaretle uğraşan Avrupalı Hristiyanlara verilen ad. İngiliz, Hollandalı, Fransız ve Belçikalı levantenler geldikleri bölgelerde hem ticari hayatı hem de sosyal hayatı hareketlendirmiş, Batı’nın kültürel yaşantısını taşımışlar. Buca, temiz ve serin havası ile levanten ailelerinin yerleşmeyi tercih ettiği yerlerden biri olmuş.
Bugün Buca’da ziyarete açık veya halen kamu binası olarak kullanılan çok sayıda levanten köşkü bulunuyor. Bu köşkler arasında en popüler olanları; Buca Anadolu Lisesi binası olarak kullanılan Baltazzi Köşkü, Hasan Ağa Bahçesi içinde yer alan Aliotti Köşkü, 9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğü binası olarak kullanılan Rees Köşkü, Forbes Köşkü, Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi olarak hizmet veren Fargoh Köşkü (Pembe Köşk), Russo Köşkü, Milli Bayrak Müzesi olarak hizmet veren Barff Köşkü, De Jongh Köşkü, Blackler Köşkü, Balladur Malikânesi, Sponza Köşkü, Manoli Otel, Gavrili Köşkü, Köşk 1857 bugün içeriden veya dışarıdan görebileceğiniz köşkler.
2. Yemyeşil Köyleri
Buca merkezden kısa bir araç yolculuğu ile boyut değiştirir gibi yemyeşil köylere ulaşıyorsunuz. Belenbaşı ve Kırklar yörük köyleri Cumhuriyet’in ilanından sonra yerleşik hayata geçmiş olan köyler iken Kaynaklar, Karacaağaç, Doğancılar köyleri ise köklü tarihleri ile zamana meydan okuyorlar. Bu köylerin hepsinde meyve sebze yetiştiriliyor. Kirazdan bamyaya, lavantadan üzüme kadar pek çok ürünü mevsiminde taze taze bulabilirsiniz.

Buca merkezde bulunan Kasaplar Meydanı’nda Perşembe günleri kurulan üretici pazarına da bu köylerden taze meyve sebze getiriliyor, doğrudan köylüden alabilirsiniz. Haziran sonu, Temmuz başı köylere giderseniz lavanta tarlalarının mora dönmüş çiçekleri arasında inanılmaz güzellikte fotoğraflar çekebilirsiniz. Kaynaklar Köyü meydanındaki 1000 yaşını aşmış anıt çınar ağacını da görmeyi ihmal etmeyin.
3. Tarih Kokan Mahalleleri
Buca merkezde mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında levanten kültür ve mimarisinin devam ettiği Dumlupınar Mahallesi geliyor. Tarihi evlerin pek çoğu restorasyondan geçmiş. Restoran, kafe, otel, şarap evi, sahaf olarak hizmet veren eski binaları hem içeriden hem dışarıdan görmek ve fotoğraf çekmek için ara sokaklar çok müsait.
Dumlupınar Mahallesi içinde yer alan eski Rum evlerinin ağırlıklı olarak bulunduğu Yanıkkahveler mevkiini de mutlaka rotanıza dahil edin. Burada mahalle kültürü hala yaşatılıyor, bakkalından ayakkabıcısına kadar küçük dükkanlar yıllardır değişmeden müşterilerini karşılıyor.
Buca’nın görülmeye değer bir diğer mahallesi ise mübadele zamanında Selanik’ten gelen göçmenlerin yerleştiği Yaylacık Mahallesi. Selanik’teki evlerine benzer evler yaparak buraya yerleşen göçmenler uzun yıllar bu mimariyi korumayı başarmış ancak şu an geriye sadece bir ada kalmış, o evler kentsel dönüşüme kurban gitmeden Yakacık’ı görmelisiniz.
4. Farklı Mezheplere Ait Kiliseleri
Farklı ülkelerden gelen levanten ailelerin pek çoğu farklı mezheplere mensup olduklarından Buca’ya yerleştikten sonra kendi kiliselerini inşa etmişler. İtalyan Katolik Kilisesi – Dom, Vatikan’a benzerliği ile dikkat çeken, burada yaşayan İtalyan ailelerin kendi çabaları ile inşa edip iç süslemelerini yaptıkları bir kilise. Gidip görmek isterseniz önceden arayıp randevu almanız gerekiyor.

Bugün Muradiye Camisi olarak hizmet veren camii Müjdeci Yahya adına Eski Ortodoks Kilisesi imiş. Camii olduğundan, saygı çerçevesinde dilediğiniz gibi ziyaret edebilirsiniz. 120 kişilik cemaati olan Azizler Protestan Kilisesi bugün aktif olarak hizmet veren bir kilise, önceden aramak kaydı ile kilisenin papazı ile görüşebilirsiniz, kilisenin tarihçesini zevkle anlatıyor.
5. Nefes Aldıran Parkları
Buca, İzmir merkezinden 100 metre kadar daha yüksekte bulunduğundan daha serin ve havası çok daha temiz. Ayrıca hem merkezde hem de köylerinde bulunan kocaman parkları ile hem burada yaşayanların hem de ziyaretçilerin yeşil ile iç içe olmasına imkan sağlıyor.

- Buca merkezde bulunan en büyük park Hasan Ağa Bahçesi. Bahçe eski bir levanten köşkünün bahçesi iken bugün yürüyüş ve bisiklet yolları ile burada yaşayanların nefes aldığı bir yer.
- Buca merkezden Yaylacık Mahallesi’ne doğru çıktığınızda tüm Buca’yı ayaklarınızın altında görebileceğiniz Mevlana Heykeli’nin bulunduğu Tıngır Tepe, çam ağaçları arasında manzara izleyebileceğiniz harika bir nokta.
Burada belediyenin işletmesi olan Neva Kafe’de çok uygun fiyatlara kahvaltı yapabilir, yemek yiyebilir veya çay-kahve içebilirsiniz. Tıngır Tepe’nin adını aldığı Petros Tıngıryan, Buca’da 40 yıl yaşamış, dünya barışı için tüm insanlığın tek dil konuşması gerektiğine inanarak kendi dilini geliştirmiş ve hayatının sonuna kadar bu tepedeki evinde inzivada yaşamış bir filozof.

- Efeler Mahallesi’nde bulunan Yörük Ali Efe Parkı, yine şehir içinde yeşillikler içinde vakit geçirebileceğiniz bir park. Yörük Ali Efe, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile Cumhuriyet kurulduktan sonra Buca’ya yerleşmiş, mahallenin adı da buradan geliyor. Park içinde bir de Papaz Kulesi bulunuyor, eskiden burada bir de Papaz Okulu varmış ancak şu an geriye kalan birşey yok.
- Buca merkezden Kaynaklar Köyü’ne doğru giderken nefes alabileceğiniz bir diğer nokta ise Buca Göleti. Göletin bulunduğu yer yeşil alan olarak tasarlanmış. Gelenlerin piknik yapabileceği, çocukların oyun oynayabileceği alanların yanısıra Ada Kafe ve Göl Restoran adında belediyenin işletttiği iki tane de restoranı bulunuyor.
- Kaynaklar Köyü civarında bir tesis daha var: Buca İzcilik ve Doğa Sporları Merkezi. Kadim çınar ağaçlarının altında yeşillikler içinde duvar tırmanışı, çocuklar için zipline, mini bir deresi, bungalov evler ve ağaç evlerin olduğu bir tesis burası. Yine belediyenin işletmesi olan Dere Kafe burada bütçe dostu şekilde hizmet veriyor.
6. Modern Müzeleri
Buca’da mahalleleri, köşkleri, parkları gezdik, peki ya müzeleri? Buca’da mutlaka görmenizi önereceğim iki müze var: İlki Göç ve Mübadele Anı Evi. Kasaplar Meydanı’nda yer alan eski bir bina müzeye dönüştürülmüş. Mübadele döneminde yaşananlar interaktif bir şekilde anlatılmış, çok etkileyici hikayeler, mübadeleden kalan eşyalarla birleştirilmiş. Özellikle ailenizde göçmenler varsa mutlaka görmenizi öneririm, müze girişi ücretsiz.

Bir diğer müze ise Türkiye’de bir ilk olan Bayrakbilim ve Türk Bayrakları Müzesi. Eski bir levanten köşkü müze binası olarak hizmet veriyor. Türk bayrağının hikayesi yine interaktif olarak anlatılmış, hem bina hem de müze çok güzel ve etkileyici.
Yukarıda saydıklarım dışında Buca’da Kızılçullu Paradiso Su Kemerleri, Manavur Su Yolu gibi tarihi kalıntılar da sizi bekliyor. İzmir’in az bilinen ilçesi Buca’ya bir şans verin, siz de Buca’yı keşfedin!